Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, S-400 ayarında bir savunma sistemini yerli olarak üretebilmek için 5 yıl hedef koyduklarını belirtti. İsmail Demir, geleceğin teknolojilerinin öngördüğü motorlara ilişkin hazırlıkların da sürdüğü müjdesini verdi.
Savunma sanayi alanında artık oyun kurucu role bürünen Türkiye, bu alanda her gün yeni bir projeye imza atıyor.
Türkiye’nin savunma sanayisine kazandırdığı yerli ve milli silahlar, güvenlik güçlerine tedarikinin yanı sıra talepler doğrultusunda ihraç da edilir pozisyona yükseldi.
ABD ile Türkiye arasında geçtiğimiz yıllarda krize yol açan Rus menşeli S-400 ayarında füze savunma sistemi konusunda da Türkiye kolları sıvadı.
İSMAİL DEMİR AÇIKLADI
TRT Haber’e konuk olan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, çalışmalara ilişkin soruları yanıtladı.
Pandemi sürecini “durmak yok, yola devam” sloganıyla, gerekli tedbirleri maksimum ölçüde alarak geçirmeye çalıştıklarını ve projelerde bir aksam olmadığını belirten Demir, şöyle konuştu:
“Tabii mücbir şartlarla çalışma şartları, mesafe vesaire konularla ilgili belirli tedbirler alındı. Bu biraz yavaşlamaya sebep oldu ama mesai artırarak, vardiyaları değiştirerek falan bunu bence göğüsledik ve gördüğünüz gibi projelerimizde de durmadan teslimatlarımızı yapıyoruz.
Projemiz devam ediyor. Daha çok yolumuz var. Koşmamız gerekiyor. Yapacak çok işimiz var, yaptıklarımızın daha iyisini yapmak üzere sürekli olarak geleceğe bakmak durumundayız. Çok iyi yaptık demektense bundan daha iyisi yapacağız demek daha işimize geliyor.”
ELEKTRONİK HARP ÜRÜNLERİ ÜRETİLİYOR
Daha 3 yıl önce yerli ve milli Türkiye’nin savunma sisteminin bulunmadığına işaret eden Demir, “Hava savunma sistemi deyince S-400’ler falan gelecek akla ama hep söylediğimiz gibi hava savunma kademeli sistem. Bizim son dönemlerde devreye alınan Sungur, Hisar-A+, Hisar-O+’larla beraber ki Hisar-A ve O’lara biz artı dedik. Çünkü ilk başta talep edilen kabiliyetlerin ötesinde kabiliyetler ekleyerek verdik” dedi.
Atmaca’nın karadan karaya olanını devreye almak üzere olduklarını, torpido çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Demir, şunları söyledi:
“Elektronik harp son zamanlarda özellikle harekat alanının çok önemli bir unsuru. Çeşitli karıştırmalar, ona karşı alınacak tedbirler ki İHA’larımızın bile operasyonlarında bugün çok önemli bir rol oynuyor. Elektronik harpte çok önemli ürünler sahaya vermeye başladık. Tabii denizcilik sektöründe yine sistemler var.”
ŞİMŞEK, SEYİR FÜZESİ HALİNE GETİRİLDİ
İnsansız sistemler deyince biz sadece İHA’lardan bahsetmiyoruz. İnsansız sistemler diyoruz ki buna kara ve deniz araçları da dahil. O alanda çeşitli prototipler geliştirilmesine devam ediliyor. Bunların bir kısmı deneme safhasında, bir kısmı envantere girmek üzere. Bir de bazı ürünlerimizi değiştiriyoruz. Şimşek diye bir hedef dronumuz vardı. Onu bir değişiklikle seyir füzesi haline getirdik.”
HAVA SAVUNMA SİSTEMİNDE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ
“Hava savunma sistemi kademeli derken belirli menzillerde belirli tehditlere ve hedeflere karşı kullanımı söz konusu” diye konuşan Demir, “Balistik füzelerin hangi mesafeden atıldığına bağlı olarak bir kademelendirme var. Uçak mı, bir balistik füze mi, bir dron mu, bir insansız hava aracı mı? gibi çeşitli tehditlerin karşılanmasına yönelik ve hangi mesafede karşılayacağınıza yönelik ürünleriniz var” bilgisini verdi.
“S-400 AYARINDA SİSTEME YAVAŞ YAVAŞ GİDİYORUZ”
Projelerde kademe kademe ilerlediklerini, hiçbir safhayı kaçırmak istemediklerini ifade eden Demir, “O açıdan da bizim şu anda Hisar-A+, Hisar-O+ ile yaklaşık 20 kilometreye kadar bir önleme zarfımız oluştu. Siper’e giden yolda bir 70 ve 100 kilometre civarında bir önleme zarfımızı oluşturacağız. Ondan sonra Siper’de de inşallah onun üzerine çıkacağız. S-400 ayarında bir sisteme doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Hedef olarak biz 5 yıl koyduk önümüze. İnşallah 5 yılda bu kademeleri doldura doldura gideceğiz” şeklinde konuştu.
Savunma sanayii ürünü ihracatının tek başına ticari bir olay olmadığını da belirten İsmail Demir, ihraç edilecek her savunma sanayii ürünü için izin belgesini alınması gerektiğini söyledi.
“İHRACAT, İLİŞKİLERİ DE GELİŞTİRİYOR”
Bu izin sürecinin de ihraç edilebilirlik, o ülkeyle ilişkiler vb. şartların analiz edilmesi neticesi oluştuğunu kaydeden Demir, şu bilgileri verdi:
“Geçmiş yıllarda bize istediğimiz bazı ürünlerin verilmediğine, verilen ürünlerin daha sonra lojistik desteğinde problem çıktığını düşünürseniz bu bağlayıcı bir unsur da oluşturuyor. O zaman bu ürünü ihraç ettiğiniz bir ülkeyle dostluk seviyenizi ve müttefiklik seviyenizi bir kademe öteye taşımış oluyorsunuz. Onun yanında Çeşitli teknoloji transferi gibi unsurlar masada olabiliyor.
Bu ülkesine göre, oluşan şartlara göre kendi içinde değerlendirilip ve hayata geçirilen unsurlar. Tabii bunun detayları var ülkesine göre, talep edilen şartlara göre. Ama önemli olan ürününüzü vermeniz, arkasında durmanız, işlerliğini sağlamanız ve tabii ki o ülkeyle ilişkilerinizin geliştirilmesi ki savunma sanayii ürünü ihracatı, ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesinde pozitif bir faktör oluyor.”
“AKINCI GELİŞMEYE DEVAM EDECEK”
İlk üretilen TB2 ile bugün gelinen noktadaki TB2 arasında çok büyük farklar bulunduğuna dikkati çeken Demir, “Akıncı da aynı olacak. Akıncı şu anda envantere girdi ama gelişmeye devam edecek. Çeşitli mühimmat türleri kullanılacak, çeşitli motor türleri kullanılacak, o da gelişmeye devam edecek. Savunma sanayiini itekleyen ve tetikleyen faktör, yerlilik ve millilik oranına önem verilmesi, çok sıkı bir takibin yapılması, teknoloji kazanımıyla ilgili önemli bir parametrenin devreye konulması, işlerin sanayiye yayılmasıyla ilgili çok önemli bir takibin yapılması” dedi.
TANK MOTORU TESTTE
İsmail Demir, “Tank motoru şu anda testte çalışıyor. Motorlar konusunda bir seferberliğimiz var ama bir parantez açarak şunu söyleyeyim. Bu motorlar aslında klasik teknolojiye dayanıyor. Ancak geleceğin teknolojileri başka motorlara işaret ediyor. Bu alanın da boş kalmaması gerekiyor. Bu motorlar devre dışı kaldığında teknolojiler değiştiğinde bunun hazırlığının da yapıldığını belirtmek isterim” bilgisini verdi.