Bugün çocuklarımız karnelerini aldı. Yurdun dört bir yanında Bakan, Vali, Kaymakam, Belediye Başkanları sembolik olarak bazı sınıflarda karne dağıttı.
Kahramanmaraş’ta karne dağıtım töreninde konuşma yapmak isterken sözlerini unutan küçük kızımız gözyaşlarına hâkim olamaz. Ağlamaya başlar ve gözyaşlarını tutamaz.
Küçük kızımızı Dulkadiroğlu Kaymakamı Kadir Okatan teselli ediyor ve ağlayan kızımızın yeniden konuşması için fırsat veriyor.
Aslında bize bu haberi yazdıran kaymakamımız Okatan’ın davranışı.
Videoyu izlerken göreceksiniz;
Kaymakamımız tebessüm eden bir yüz ile tepeden aşağı bakmak yerine kızımızın seviyesine kadar eğiliyor.Ona tatlı cümleler kurarak tekrar deneyebileceğinin fırsatını veriyor.
Nedense konu geleceğimizin mimarı olan çocuklarımız olunca Türkidare olarak dayanamıyoruz.
Gelelim Mimar Sinan’ın meşhur hikâyesine. Süleymaniye Külliyesi yapılırken bir çocuk minarenin yamuk olduğunu söyler ustalara. Ustalar minarenin dik olduğunu anlatmak ister ama çocuk ısrar edince azarlayıp kovarlar.
Çocuğu ağlayarak gören Mimar Sinan ne olduğunu sorunca çocuk olanları anlatır. Mimar Sinan ustalara kızarak ustayı elinde bir halat ile minareye çıkartır. Çocuğun yön verdiği tarafa doğru halat çekilir ve bir süre sonra çocuk tamam şimdi oldu der.
Ustalar bunun sebebini sorduklarında Mimar Sinan şu cevabı verir;
O daha bir çocuk. Ne kadar şey söylerseniz söyleyin onun doğruları başkadır. Onu inandıramazsınız. Onu dövmek yerine onu severek sözünü dinlemeniz gerekirdi. Onu inandıramazsanız bu minarenin yamuk olduğuna halkı hiç inandıramazsınız. Eğer o çocuk dayak yemiş bir halde buradan gitmiş olsaydı bu caminin adı Süleymaniye değil ‘Yamuk Minareli Cami’ olarak kalacaktı. Mahallesinde yaşadığı bu olayı herkese anlatacaktı ki haklıydı da…’’
Bir kaymakamın bir çocuğu önemsememek yerine onun seviyesine inmesi bize bu hikâyeyi hatırlattı.