“13 yaşındayken dağa kaçırılan çocukları için evlat nöbetine katılan Gülşen Çetin güvenlik güçlerine teslim olan evladına kavuşmanın sevincini yaşadı” haberi ile ikna edilmiş zihin kalıplarının devletimizin şefkat eliyle nasılda kırıldığına bir kez daha şahit olduk.
Dağa kaçırılan çocukların kalplerine sirayet eden eminlik duygusunun onları teslimiyete taşıdığına şükrederek bu yazıya başladım. Güven kalpte gerçekleşen bir his aynı zamanda bir hâl durumu ve bu hâle eren her insanın ikna edilmiş zihni kalbinin önünde diz çöküyor. Tıpkı bu olayda olduğu gibi. Annesinin sevgisi ve devletimizin şefkatli gölgesi o çocuğun kalbine sirayet ederek yıllardır iğdiş edilmiş zihninde ki kalıpları eritip yok etmiştir. Böylelikle vatansız bırakılmış bir çocuk toprağına, ana kucağına, baba ocağına, vatanına geri dönmüştür. Ne mutlu!
Tecavüzcü zihniyetin uzantısı olan PKK’lı teröristler boş bırakılmış zihinleri sapkın düşünceleriyle doldurmuşlardır. Çocuklarımızın toprağına güzellik tohumu ekmek yerine düşmanlık tohumları, ihanet tohumları ekmişlerdir. Fakat bu tohumlar annelerin sevgi dolu kucaklarını açmaları, devletimizin eminlik veren şanlı gölgesi sayesinde kökünden sökülüp atılmışlardır.
Sevgi şifalandırır. Hele ana sevgisi, baba gölgesi şifanın kaynağıdır. İnsanın ana ve babasıyla sağlıklı bağ kurması yaratanın sofrasından lezzet içre olmak anlamını taşır. Aldığımız eve dönüş haberi üzerinden okuma yaptığımızda sevgi ve güvenin her türlü kötülüğün üstesinden gelmede en etkili çözüm olduğuna bir kez daha şahit olduk. Bu bağlamda ister PKK’lı teröristlerce ister başka mihraklarla elimizden gideni geri almanın yegane yolunun gerektiğinde sevgi dolu şefkatli kollarımız olduğunu bilmek yeterlidir.
Toprak Ananın sevgisini hisseden çocuğun kalbi yumuşuyor. Ayaklarını dünyaya, toprağa sağlam basabileceğini hissediyor. Devlet Babanın şefkatli, güvenli gölgesini gören çocukta eminlik hissi vuku buluyor. Güven içinde yaşayabileceği ayaklarını sağlam şekilde basacağı toprağı olduğunu idrak eden kişi sonunda diz çöküyor ve aslına rücu ediyor.
Bu noktada çocukları dağa kaçırılan ailelerin sabırla metanetle, özellikle HDP önünde çocuklarına kucak açma hareketi çok önemli. Fakat o ailelerin arkasında ki en büyük desteğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu aşikardır.
Devletimizin son dönemde ki güçlü ve dirayetli duruşunun ayrıca İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun bazılarına sert gelen ama içinde devletin şefkatini barındıran üslubunun etkisi yadsınamaz. Devlet kademesinde teröriste ve terör sevicilere karşı dimdik duran birinin olması sapkın teröristlere gözdağıdır. Ayrıca azımsanamayacak kadar sayıları fazla olan Mülki İdare Amirlerimizin devletin gücünü ve şefkatini yansıtan halleri örgütten kaçmak isteyenlere fırsatını bulunca kölelikten kurtulabilme cesareti vermektedir. Nitekim terör bataklığına düşmüş bir sürü evladımız o lağım çukurundan çıkarak ben bu cennet vatana daha fazla ihanet içinde olamam demişler; örgütü reddetmişler ve teslimiyet bayrağını çekmişlerdir.
Devletini, milletini seven idari amirlerimizin şefkatli elleri ve toprağına göz diken namussuzlara karşı gösterdiği okkalı tokatları nihayetinde kalplere işlemiştir. Bu geri dönüşler önemli göstergelerdir. Güçlü ve güven veren devletimiz çekim merkezi haline gelmiştir. Toprağına, anasına, babasına, devletine geri dönen çocuklarımızın sayısındaki artışın nedeni devletimize olan güvendir. Bu sayının daha da artması için ailelerin şefkatinin medyada öne çıkarılması, konuşulması ve devletimizin şefkat elinin daha fazla görünür hale getirilmesi gerekmektedir.
Sizlere devletin şefkat elinin bir çocuğun kalbine yansıdığında onu nasılda şifaladığını ve bugün o çocuğun Türkiye Cumhuriyeti Devletinde başarıyla görevini yapan bir Kaymakam olduğunu söylesem inanın yüzünüze kocaman bir tebessüm oturur. Kendisinin özeline fazla girmeyelim nedeni ise yakında Türkidare Yayınlarından kitabı çıkacak.
Okuyunca hem duygulanacak hem de elleriniz kendiliğinden onu alkışlamaya gidecek; tutamayacaksınız ellerinizi. Şimdiden sevgiyle tavsiye ederim bir kaymakamımızın hayatını anlatacak olan kitabı; alın ve okuyun. Kitapta hikayesini okuyacağınız Kaymakamımız, her gece yatağa yattığında “acaba devletin şefkat eli olarak ulaşamadığım bir insan var mı?” diye düşünmeden uyamayan yüksek sorumluluk sahibi bir idari amir olarak devletimizde gururla görev yapmakta. Ne mutlu ona, ne mutlu bize.
Bugün dağdan çocuklar dönüyorsa ailelerinin sevgisinin yanında devletimizin şefkat dolu güçlü gölgesinin eminliğini hissediyor olmalarındandır. Tükürdüğünü yalamak nefse ağır gelir. Bu devlete isyan edip bu devletin kollarına geri dönmek kimse için kolay değildir. İnsan için en zor olan hatasını kabul edip tövbe etmektir. Ancak karşınızda sizi şefkatle saracağınıza emin olduğunuz bir otorite varsa o zaman yumuşar ve diz çökebilirsiniz. Devletimiz bugün bunu yapıyor kaçırılan çocukların ailelerine gereken desteği ve güveni vererek onları ayakta tutuyor ve sabırla beklemelerini sağlıyor. Teröristlere ağır darbeler vuruyor ve gücünü gösteriyor. İşte bu yıkılmaz duruş şefkatle birleşince katılaşmış kalpleri eritiyor. Bir taraftan teröristle amansız mücadele diğer taraftan onlara aileleri vesilesi ile şefkat elini uzatmak. Bu takdire şayan bir duruştur.
Bu duruşun oturmasında katkı sağlayan tüm idarecilerimize teşekkür ederiz. Bu vesile ile her fırsatta Türk Milletinin dik ve diri duruşunu temsil eden İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’dan, belki de dağda çobanlık yapacak olan çocukları bugün ehil ve liyakatli bir Kaymakam yapan “Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kimse sahipsiz kalmaz” eminliğinin ülkemize ve dünyaya daha fazla yansıması için Vali ve Kaymaklarımıza ayrıca ihtimam göstermesini rica ediyoruz.
Valilerimiz ve Kaymakamlarımız ile zaten iftihar ediyoruz. Mesela daha üç dört gün önce, Ordu Valimiz Tuncay Sonel’in KPSS sınavına yetişemeyenler için gösterdiği çabada ki şefkat. O şefkat nasılda mutlu etti bizi. Nasılda kalplerimizi ısıttı. Nasıl da gönülden teşekkür ettik Sayın Valimize; iyi ki varmış dedik bu durumdan haberdar olan az sayıda ki kişilerden biri olarak. Devletimizin şefkat eli medyada ve toplum nezdinde daha fazla göründükçe, Müge Anlı tarzı programlardan daha çok konuşuldukça inanın nice katı kalplerin erime haberlerini daha sık göreceğiz. Devletimizin şefkatli gölgesi büyüdükçe katı kalpler bir bir eriyecek.
Başaracağız! İkna edilmiş zihinler ancak kalplerin katılığını eritecek bir şefkatle kazanılır. Kazanacağız! Çünkü bizim topraklarımızda şefkat mayası her daim bakidir.
Devletimizin şefkati bol olsun, dik ve diri olsun.