Google’a Hediye Ettiğiniz Veriler ve Ürküten Gerçekler

Google’a Hediye Ettiğiniz Veriler ve Ürküten Gerçekler
REKLAM ALANI
Yayınlama: 13.06.2022
39
A+
A-

Sosyal medya platformlarının kişisel verilerin gizliliği dünyada tartışılırken, Google’ın birçok uygulaması da hakkınızdaki her şeyi kaydederek, sizi ona bağımlı hale getiriyor.

Hakkınızda her şey. öncelikle, tüm verilerinizi almak için: google.com/takeout buradan arşivlenecek bilgi tiplerini seçerken, google’a ne kadar bağımlı olduğunuzu görüyorsunuz:

Mailler (gmail), telefon konuşmaları ve chat (google chat), aramalar ve bookmarklar (chrome), şifreler (chrome password manager), fotoğraflar (google photos), video tarihçesi (youtube), alışverişleriniz (google store), toplantılarınız (google calender), seyahatleriniz, hareketleriniz, dinlediğiniz müzikler, okuduğunuz kitaplar (google play), sağlık bilgileriniz, arkadaşlarınız, rehberiniz, yapılacak işler, yönettiğiniz siteler ve tabii ki tüm önemli belgeleriniz…Sildikleriniz de dahil.

Tarihteki birçok dinin tanrısı bile, kulları hakkında bu kadar şey bilmiyordu. yani öyle bir tanrı hayal edememiş toplumların çoğu.

Bir kişinin verileri yaklaşık 36 gb tutabiliyor. 36 gb demek, aşağı yukarı 20 milyon word sayfası kadar bilgi demek. Bir form doldurup devlete verirken düşünüyorsunuz ama 20 milyon form doldurup google’a verirken düşünmüyorsunuz.

İşin komik yanı google ve facebook bu verileri bize sunmak zorunda da değillerdi. Bunca bilgiyi onlara verirken, bir saniye bile durup “ama bu verileri istediğim zaman görebilmeli, indirebilmeliyim” şartı ortada yokken verilmişti.

Muhtemelen çoğunuzun bu veri indirme mekanizmalarından haberi de daha yeni oluyordur ve yine çoğunuz, bunu öğrendikten sonra da denemeyecektir.

İLGİNÇ ŞEYLER

Aradığınız her şey tüm cihazlarınızda yaptığınız her arama depolanıyor. Hediye ettiğiniz bilgilerin bazılarını buradan ayarlayabilirsiniz: Myactivity.

Incognito modu sıkça kullanıldığı için, yapılan her arama google’ın malı. Bilgisayardan tarihçeyi ve cookieleri silsen bile, google’ın sunucularında bu veriler ayrı bir veritabanında tutuluyor. Onları ayrıca silmek lazım bu ayarlardan. Yorumlar arasında ilginç bir ihtimalden söz edilmişti: 

Geleceğin siyasi, askeri, sosyal liderlerinin tüm browsing tarihçeleri bugün google sunucularında. devlet başkanları, ceo’lar, generaller, ımf direktörleri, bm çalışanları, gazete editörleri… Tarihin yakın bir noktasında, tüm bu önemli mevkilerdeki insanların en az 30 senelik arşivleri, 2–3 şirketin elinde toplanmış olacak. bir şeylerin yanlış gitmemesi imkansız.

SATIN ALACAĞINIZ HER ŞEY

Tüm bu bilgilerinizi işleyerek, bir reklam profilinizi oluşturuyor google. ilgili ayarlar: google.com/settings/ads/ 

Diyelim ki telefondan obeziteyle ilgili aramalar yaptın, geçen seneye göre daha büyük beden kıyafetler satın aldın ve youtube’da sağlık programları izleme oranın yüzde 80 arttı. Hemen diyet hapları reklamı gösterebiliyor. Yahut yaşadığım yere yakın bir doktorun reklamını.

Bu bir “rezalet” değil. Bilakis isteyebileceğin şeyleri tahmin edip sana ulaştırması bir hizmet ama işin boyutu ve ardında yatan tekniklerin etkinliği korkutucu. Bir noktada “bize lazım olanı kolayca ulaştırmak”tan çıkıp, “ihtiyacımızı bizden önce tahmin etme”ye geldi iş.

Şimdi de “istemeyeceğimiz şeyleri istediğimizi ikna etme” noktasına geliyoruz yavaş yavaş. bu konuda ‘the onion’ın mizahı harika:

“Chobani markasına sadık, 18 -36 yaş aralığındaki bekar Meksikalı kadın, ‘beni kapitalizmin ufak kutucuklarına hapsedemezsiniz’ dedi.”

Haberin devamı da mükemmel:

Los angeles, ca?—?declaring herself a unique and sovereign individual who can’t be quantified by demographics or pigeonholed by big business, carla martín, a single, childless, 18-to-36-year-old bilingual hispanic female with brand loyalty to tom’s shoes and chobani greek yogurt and who expects to take two airline flights in 2018, told reporters friday that she doesn’t fit into any of corporate america’s little boxes.

“i’m more than just a collection of statistics,” said martín, a college graduate in the $50,000 to $75,000 income bracket who supports center-left political causes, visits the two coffee shops in her neighborhood an average of 2.6 times each per week, prefers but does not exclusively purchase organic food, uses less than 75 percent of the allotted mileage on her leased volkswagen passat every month, enjoys listening to ımagine dragons and ed sheeran, is currently in the market for a new floor lamp, and whom algorithms predict has an 89 percent chance of buying the chelsea sectional model from pottery barn.

“you can’t put a label on me. ı’m a free spirit who will never be a pawn in some big marketing scheme.” martín later headed off to a metalworking class, a new interest of hers that she feels demonstrates her unpredictable personality and was recommended to her by groupon.

Davranışlarımız deterministik değil, olasılıksal ama 36 gb data biriktirince, gezegenlerin hareketini tahmin eden formüller kadar isabetli olabiliyor bu olasılıksal modeller.

GİTTİĞİNİZ HER YER

Telefonda location history açıksa, gittiğiniz her yerin tarihçesi tutuluyor. Bunları harita üstünde görmek ve kafayı yemek için: timeline. Bu arayüzde herhangi bir güne veya yere zoom yaparak, oradaki tüm hareketlerinizi görebilirsiniz.

Bu sistem location services kavramından farklı. Orada sadece o anki yerinizi tespit etmek var (gps kapalıysa, baz istasyonlarını veya wifi routerlarını kullanarak). Bu sayede sözde daha uygun arama sonuçları, özde de daha etkili reklam ulaştırabiliyorlar. Timeline ise bir tarihçe ve sanırım sonu yok. 

Yıkılan yuvalar işin masum kısmı tabii, bu tarihçe şu anda size özel olsa da 10 sene sonra bir vize başvurusunda kullanılabilir: 

“İran’a gitmişsin, sana vize yok”. Veya insan kaynakları şirketlerine satılabilir, onlar da işverenlerle paylaşır:

“Her hafta strip club’a gidiyormuşsunuz. Biz size dönüş yaparız.”

Veya hükümetlerin ajanlarının eline düşebilir: 

“Senelerce Pennsylvania’da takılmışsın, FETÖ’cü müsün sen?”

KULLANDIKLARINIZ

Google sadece kendi core hizmetlerinden değil, kullandığınız tüm app’lerden ve uzantılardan da veri topluyor. Örneğin hangi ülkeden, saat kaçta vpn uzantısını çalıştırdınız, o açıkken ne aramalar yaptınız, vs.

3. parti uygulamaların güvenlik erişimleri burada. Listeye bakıyorum da, bir ara ‘kayak.com’a yetki vermişsin meğer, emaillerine bakabiliyor. İfttt (otomasyon) daha da kötü, adamlara tüm hesabı devretsen olurmuş:

Yine basit bir senaryo üstünden düşünürsek: google’ın hack edilmesi gerekmiyor, emaillerinin açığa çıkması için, kayak veya ıfttt hacklense de olabilir. Muhtemelen her emailimin kopyasını kendi sunucularında tutma hakları yoktur ama metadatayı tutabiliyorlardır en azından.

İzlediğiniz her şey. Youtube devasa bir veri toplama mekanizması.

Google’ın elinde sırf bu olsaydı bile, birkaç hafta içinde sizin cinsel yöneliminizi, siyasi görüşünüzü, dininizi, fetişlerinizi, hatta suçlarınızı bile isabetle tahmin edebilir. Şimdi yapamasa bile gelecek seneye daha iyi modellerle bunu yapar, hem de geriye dönük biçimde.

Fakat daha da kötü bir senaryo, yukardakinin tam tersi. Yani bu verileri kullanan kötü niyetli bir aktör (devletler, hackerlar) sizi aslında olmadığınız bir şey olarak resmedebilirler. 

Bunları paranoya olarak görüyorsanız, işin sansasyon ve beyin yıkama kısmını düşünün. Gayet masum bir iki videodan sonra “sen bunu da seversin” diye ırkçılık konusunda giderek fanatikleşen şeyler önerebiliyor.

Algoritma kaliteli içerikle (ırkçılık hakkında iyi bir belgesel) sırf hit almak için yapılmış sansasyonel içerikleri iyi ayırdedemiyor ve ikinci tip içerik yavaş yavaş “tavsiye edilenler” listeni ele geçiriyor.

İşin kötüsü, bunlar bir kere o tavsiye listesine girdi mi, onları çıkarmak çok zor. İnsan ister istemez abuk subuk videolara tıklıyor. Bu, meyilli insanları suçlara iten bir mekanizma.

DRİVE İNSANIN KASASI GİBİ 

İndirdiğiniz arşivde, zamanında drive’a koyduğunuz ve sonrasında sildiğiniz belgeler bile çıkıyor. Drive, insanın kasası gibi, her önemli şey var. 

Kasada tüm kimliklerin ve pasaportların scan edilmiş hali, kullanılan tüm cv’ler, iş dokümanları, doktor raporları, hesap ekstereleri vs.

Bir sürü insan banka şifrelerini dahi açık text dosyalarına yazıp buralarda tutuyordur. Geri kalan her şey burada görülebilir.  

Bu noktada çoğu insanın yaptığı bir tespit var: 1984 romanında, hükümetin evinize zorla yerleştirdiği ve asla kapatılamayan kameralar vardı. Biz ise google eklentilerine webcam veya mikrofon erişimini gönüllü olarak veriyoruz. Yetmiyor, sırf bu işi yapsın diye tasarlanmış cihazları evimize yerleştiriyoruz, amazon alexa gibi, hem de üstüne para vererek.

Bu kıyas yeterince ilginç ama ben bir şey daha eklenebilir. 1984 senaryosunda, yanlış bir şey yapsanız bile, bir ihtimal o sırada sizi izleyen biri olmayabilir. O derece bir faşizmde bile, insan hatası sayesinde paçayı kurtarabilme şansı vardı yani. Bizim dünyamızda ise hiçbir şey kaçmıyor. çünkü onları işleyenler insan değil. İşlenmiş veriyi kullananlar da insan değil. Google cto’su mesela, istese dahi bu verilerin çoğuna erişemez. ama “sistem” seviyesinde bakarsak, her şey erişiliyor, işleniyor ve bize geri geliyor.

Aral’ın bu konudaki tespiti şahane: 

“Matrix’te insanlar sanal ortamda yaşıyor, fiziksel ortamda da kaynak olarak kullanılıyordu. biz ise fiziksel dünyada yaşarken, sanal ortamdaki halimizi kaynak olarak kullandırıyoruz.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.