Gençlik çağında deli dolu olur insan…
Sever,
Kavga eder,
Mücadele eder,
Yorulmak nedir bilmez,
Ama evlendiğinde sorumluluğu omuzlarında hisseder. Bir anlamda insan evlendiği yaşta olgunlaşır. Eş sahibi olmuştur, hayat arkadaşı vardır artık ve planlarını ona göre şekillendirir. Can parçası evladı olduğunda bu sorumluluk çok daha fazla artar.
Delikanlı çağında olduğu gibi kendisine her laf atana cevap vermez, kavgadan kaçınır, olay çıkma ihtimali olan mekânlardan uzak durur. Çünkü artık onun omuzlarında eş olmanın yükümlülüğü vardır.
Ama bu dediklerimiz bazı meslek grubu için geçerli değildir:
Başkalarının çocukları gülsün diye kendi çocuklarını yetim bırakan kahraman Mehmetçiklerimiz…
Haritada yerini sorsak göstermekten çekineceği; ama “Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı eğitmemiz lazım” denildiğinde en kritik bölgeye giden öğretmenlerimiz…
Devletimiz tarafından atanan Mülki İdare Amirlerimiz…
“AKŞAMA DÖNMEYECEĞİM!”
Yazımın konusu bir kaymakamımız,
2014-2015 yılları arasında Güneydoğu’da hassas diyebileceğimiz bir ilçemizde görevine devam etmekte…
Kobani diye adlandırdığımız 6-7 Ekim olaylarının olduğu dönem. Belediye binasından kaymakamın makamına ateş açılır. Kaymakamlık makamına ve konutuna molotoflar atılır. Kaymakamımız durumu şöyle anlatır: “Sabah evden çıkarken akşama dönmeyeceğimi düşünerek çıkıyordum. Abdestsiz dolaşmadım hiç, evliyim ama söz konusu memleket olunca önceliğin değişiyor…”
Evet, detay cümle içinde geçiyor: “Evliyim ama söz konusu memleket olduğunda önceliğin değişiyor.” İşte böyle durumda evli olmanın, baba olmanın önüne geçen tek şey VATAN SEVDASI!
Eğer vatan aşkı ağır basmamış olsa;
Mehmetçiğimiz, öğretmenlerimiz, kaymakamlarımız hayatlarını hiçe sayarlar mıydı?
Olayların başlamasına yakın zamanda ilçeden tayinini aldırıp başka yerde göreve başlayan müftü beye “Korkunun ecele faydası yok” sözünü hatırlatmak gerek…
Buna benzer birçok örnek var, Çözüm sürecinin bittiği dönemde Ağrı ilimizin ilçesinde çocuğu uyurken odasına atılan el bombasını gören kaymakamdan tutunuz da aynı dönemde eşi evdeyken evi taranan bir başka kaymakama kadar…
Bu vesile ile adını bilmediğimiz, bilip de duyup unuttuğumuz Aybüke ve Necmettin öğretmenler gibi tüm şehitlerimizi bir kez daha anmış olalım.
Bir yerlerde yaşıyor olursak görüşmek üzere…