Fransa’nın bir bölgesinde köylülerin akşam duaları uzun zaman şu satırı içermekteydi:
Bizi bütün kötülüklerden ve adaletten koru. (Güçlü Toplumlar ve Zayıf Devletler – Joel S. Migdal)
İnsan neden adaletten korunmak ister ki, aksine adaletli kararın gölgesinde olmayı istemez mi! Lakin o dönem merkezin verdiği adaletli kararlar bazı köylerin ciddi anlamda mağduriyetine yol açmaktaydı. Kim bilir belki o nedenle köylüler “kötülük ve adaleti” aynı dua içinde kullanmışlardı.
**
Ahlak ve Siyasetin bir arada olmasının yönetim zafiyeti getireceğini söyleyen ve Makyavelizm akımının kurucusu olan Machiavelli devlet yönetiminde hatalı ve yanlış olan bir yolu mu açmıştı?
Veya kendi döneminde kimi yöneticilerde gördüğü bazı durumları değiştirme gücünün olmaması nedeniyle en azından bu hatalı yolda nasıl doğru gidilir iddiasıyla “devletin amacı, adaleti uygulama değil, kalkınma ve daha fazla güç elde etmektir.” fikrini mi savunmuştu?
Gerçekten çoğu zamanlarda “ahlak ve siyaset” her bir kişide aynı anda olabilir mi? Bu soru bir cevap beklendiği için değil her birimizin yaşadıklarından dolayı zaten bir cevabımız olduğundan o cevabı hatırlatmak için not düşüldü.
Toplumsal anlamda “Ahlaksız Teklif” sadece bir konu üzerinde özelleştirilmiş olsa da yüzde kaçımız değer ve etik normların dışında tekliflerle karşı karşıya kalmadık? Bu sorudan sonra başka bir soruyu daha kendimize sorarak devam edelim. Etik ve ahlaki normlar içerisinde kalındığında bir mağduriyetle muhatap olduk mu yoksa haklılığımız savunuldu mu?
Haklılığımız kendi meslektaşlarımız tarafından savunulurken üstlerimiz tarafından “haklısın ama…” diye başlayan cümle ile mağduriyet yumuşatılmaya mı çalışıldı? Bu son cümle önceki dönemleri fazlasıyla kapsarken son zamanları dışında tutmakta diye düşündüğümü not olarak düşmem gerekir.
İnsan kendini yalnız hissettiğinde hemen bir üstünü haksızlıkla itham etmesi insani bir reflekstir. Ama olay soğuduğunda bir üstünün de bazı kararları almakta yetkilerinin yetmediğini kabullenmesi biraz zaman alabilir. Durumun böyle olduğunu kabullendiğimizde Machiavelli’nin “Ahlak ve Siyaset” kuramının savunucusu olduğumuzu fark etmemiz ne kadar sürer acaba? Ve hatta norm dışı davranan, haklılığı için kutsal etikleri kullanırsa karşı taraf ne oluyor?
Son bir soru şu an ki mesleğin mensubu değil, politikacı olsaydık neyi savunur olurduk?