Hüseyin Akkaş
Eğer bu insanların ellerindeki yetkileri hakkıyla kullanmaları yönünde engeller çıkarılmazsa geleceğimizin daha güzel olacağı kanaatindeyim.
Son olarak İzmir’de yaşanan deprem sonrası devletimiz yaraları acilen sarmaya başladı. Ne AFAD ne de Kızılay eski halinde.
Günün teknolojisini en iyi şekilde kullanıp mümkün olan insan gücünün sınırları içerisinde en kısa sürede koordine olup sahada yer aldılar. Sivil Kurtarma ekiplerini sahada en iyi şekli ile sevk ve idaresi ile yıkıntı altında kalan vatandaşlarımıza ulaşmakta büyük bir başarı hikayesi yazdılar ki müteşekkiriz.
İzmir Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger’in alınan kararları anlık olarak sosyal medya hesabından duyurması ile bazı noktalarda yaşanan küçük aksaklıkları vatandaşlarımızın yazması sonucu yetkili kurumların sevk ve idaresi böylece anlık olmuş oldu.
Kurumsal resmi hesaplar bir çok durumda duyurular için yeterli oluyor ama böyle bir afet anında kurumsal hesapların yetersiz olduğunu paylaşım RT’sine bakınca yetmediğini görmüş oluyoruz. O nedenle sosyal medyayı müstear isim yerine gerçek isimle kullanmak bir çok açıdan daha faydalı.
İzmir depremi sonrası yine imar ve iskan tartışması başladı. İmar konusunda şahit olduğum bir hadiseyi paylaşmak istedim ki Mülki İdare Amirleri’nin kıymeti bir kez daha anlaşılmış olsun.
“GEREKİRSE BAKANLIK GÖREVDEN ALSIN”
Yaklaşık 3 ay önce Kayyım olan kaymakamımızı ziyaret ettiğimde hal hatır sorarken kaymakamımız gelen telefon çağrısına cevap verdi. Telefonu kapattığında “hayr olsun inşallah kaymakamım” dediğimde kaymakamımız olayı kısaca özetlemişti.
“Hüseyin bey … caddesinde imar izni verildi. Belli bir kat sınırı olduğu için orada fazla kat çıkmak için araya girmeyen kalmadı neredeyse. Vekilimiz … bile araya girip ricacı oluyor. Olacak bir durum olsa zaten bunun için herkese izin verilirdi. Şimdi izin vermiş olsak diğerlerinin hakkı ne olacak? Allah göstermesin bir sorun yaşasak sorumlusu vekil mi sendika başkanı mı olacak? Valla isterse Ankara’ya şikayet etsinler gerekirse bakanlık görev yerimi değiştirsin ama ben böyle bir duruma izin veremem..”
Okuduğunuz cümleler sanırım MİA’nın ne olduğunu anlatmak için yeterlidir. Eğer o Belediye Başkanlığı makamında “oy derdi” olan bir başka isim oturuyor olsaydı sonuç ne olurdu?
SİNCAN’DA TEYZEMİZİN SÖYLEDİKLERİ HEP AKLIMIZDA OLSUN
Sincan Kaymakamımız Sayın Abdullah Küçük pazarda iken bir teyzemize maske vermek istiyor. İşte bu anda söylüyor teyzemiz zaman zaman dinleyip hatırlamamız gereken cümleleri. “Milletin hakkına giremem” diyen teyzemizin sözlerini yazmak yerine sizinle direk paylaşmayı tercih ettik.
Teyzemizin sözlerinin arasında 35. saniyede kaymakamımız 2 kelime kullanıyor ve sesini öyle düşürüyor ki teyzemiz rencide olmasın diye.. Bu bir naiflik değilse nedir?
İşte elleri öpülesi teyzemizin sözleri..