Hüseyin Akkaş – Türkidare.Net
Muhtemelen yıllar sonra kayyımlık dönemi anlatılırken;
“Hey gidi günler, bir baktım kayyım atandım. Arkamda koca devlet var. Korkar mıyım hiç? Aldım kararları ve başladım. Terör saldırısı, suikast vız gelir tırıs gider. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır..” ve buna benzer cümlelerin devam ettiği satırlar.
Peki, yanlış mı?
Yatırım, hizmet anlamında eksiği var fazlası yok diyebilirim. Kayyım atanan yerlerin neredeyse tamamını gördüm.
Harika ve muhteşem kelimesi yetersiz kalır.
Lakin benim en çok üstünde durduğum nokta çocuklara ve ailelere yapılan hizmetlerdi. Duyduğumuz, gördüğümüz ne varsa imkânlar dâhilinde sitemizde ve dergimizde yer vermeye çalıştık.
Ve kayyımlık dönemi bitti.
Ne oldu şimdi?
Yatırımlar duruyor mu?
Evet duruyor.
Yollar, imar izinleri vb bu anlamda fiziki olan ne varsa hepsi yerinde.
Peki, çocuklara yapılan yatırımlar ne oldu?
Kayyımlık döneminde işe alınan, verilen işin en iyisini yapmaya çalışan personelleriniz ne oldu?
Eğer dün,
Kayyım atanan yerlerde elinde Molotof kokteyli olması gerekirken o çocuklarımızın ellerine müzik enstrümantali verildiğinde bu başarıdan haklı olarak kendinize pay çıkarmışsanız,
Kayyımlar döneminde dağa çıkışın % bilmem kaç oranında azalmasını yine haklı olarak kendinizin başarı hanesine yazmışsanız,
Kayyımlar döneminde halkın sevgi ve saygısını gördüğünüzde yüzünüzde tebessüm, kalbinizde sürur oluştuğunda bunda katkınız olduğunu düşünmeniz en doğal hakkınızdı İçişleri Bakanı, İçişleri Bakan Yardımcıları, İl Valisi, İlçe Kaymakamı olarak.
Peki bugün,
Günün getirdiği meşgale ve gündelik işler nedeniyle aklınız yoğun olsa da vicdanınız rahat mı?
Haklı olarak neden rahatsız olalım diye sorabilirsiniz!
Anlatayım o halde!
Dün kayyımların birçoğu bu toprağın geleceği olan çocuklarımıza yönelik cidden harika yatırımlar yaptılar. Kültür Merkezleri yenilendi ve çocuklarımız oralarda geri dönüşümden, çiniciliğe gitardan, piyanoya birçok dalda dersler aldı. Artık ellerinde taş yerine değişik müzik enstrümantali vardı. Ve geleceğe daha bir umutlu bakıyorlardı. Onların umutlu olması demek bu topraklarda huzurun biraz daha fazla hâkim olması demekti.
Ve bugün durum ne?
Yüreğine iyilik, vatan sevgisi tohumu ekilen çocuklarımız kimlerin ellerine bırakıldı? Yaz olması nedeniye “Piknik” adı altında düzenlenen hangi programlarla zehirleniyor?
Halk eğitimlerde açtıkları kurslarda bugün ne eğitimi verildiğini sizler devlet adamı olmanın getirdiği tecrübe, bilgi, belge ile daha iyi bilmektesiniz.
Bu duruma sessiz kalmanın bir vebali var!
Dün kayyımlar döneminde mesai gözetmeksizin kayyımların yanında duran personelin son durumlarını da mı görmüyor duymuyorsunuz?
Evet, ülke olarak çetrefilli işlerin yumak olduğu coğrafyadayız. İşler, stratejiler, planlar çok fazla zamanınızı alıyor olabilir makamınız gereği. En küçük itirazım yok.
Ama bu personeller şuan taciz ile eziliyorlar.
Kalem tutan, dergi çıkartan, Plan yapan, fikri ile çocuklara ve yaşadığı şehre ufuk açanlar bugün hayvan barınaklarında, zabıta görevinde, bodrum katlarda iş bırakmaları yönünde zorlanmaktalar.
Dün yapılan hizmetlerden nasıl ki haklı olarak payınız var idiyse,
Bugün yaşanan mağduriyetlerden de haklı olarak payınızı düşünmelisiniz.
Kısacası çocuklarımız emin ellerde değil, sizlerin yanında duranlar mağdur ediliyor.
İçişleri Bakanı, Bakan Yardımcıları, Valiler ve Kaymakamlar olarak dün elde edilen başarıda hak sahibi olduğunuz gibi bugün yaşanan mağduriyetler sizleri takip etmekte.
Çözümü yine sizlerin devlet aklında..
“Fırat kıyısında bir deve helak olsa, Allah bunu Ömer’den sorar diye korkarım.”
İslamın dördüncü halifesi Ömer’ül Faruk.