Bu değerlendirme aşı karşıtı herhangi bir vatandaş veya bilim adamından gelmiyor. Bu açıklama Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dile getiriliyor. DSÖ, güncel aşıların koronavirüse karşı etkisi olmadığını yeni aşıların geliştirilmesi gerektiğini açıkladı.
Kovid-19 iki yılı aşkın bir süredir Türkiye ve dünyanın gündeminden düşmezken, milyonlarca can aldı.
Koronavirüs tehlikesine karşı her gün yeni açıklama veya gelişme, medyada en çok okunan haberler listesine girse de hastalıkla ilgili uzmanların değerlendirmeleri, tutarlılığı açısından tartışma konusu oldu.
Kovid-19 salgının çıktığı günden beri Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) açıklamaları ve uygulama tekniklerini birçok ülke yerine getirse de tartışmaların ardı arkası kesilmedi.
DSÖ, pandeminin ortaya çıktığı ilk günden itibaren üretilen koronavirüs aşılarına lişkin olumlu değerlendirmeler yaparken, ulusal devletlere bu aşıları temin edemeyen fakir ülkelere de ulaştırılması yönünde görüş bildirdi.
DSÖ’nün de aracı olduğu kampanya ile özellikle Afrika ülkelerine hibe edilen aşıların miadını doldurduğu anlaşıldığı ve çöpe atıldığı gözlemlendi.
MİLYONLARIN ÖLÜMÜ TATMİN ETMEDİ
Savaş veya iç çatışma tehlikesine karşı silah ticaretini körükleyen küresel emperyalizm, bugün de insanları salgın veya hastalıkla tehdit ederek piyasa oluşturuyor.
Kovid-19 ve onun varyantlarından dolayı sonsuz amacına ulaşamayan DSÖ, yeni bir açıklama yaptı.
Yeni plana göre, DSÖ uzmanları, koronavirüse karşı geliştirilen aşıların tekrarlanmasıyla uygulanan güçlendirici dozların virüse ve mutasyonlara karşı koruma sağlama noktasında etkili bir strateji olmadığını ifade etti.
DSÖ Kovid-19 Aşı Bileşimi Teknik Danışma Grubu (TAG-Co-VAC) tarafından yayınlanan bildiride, “Kovid-19 aşı bileşiminin tekrarlanan takviye dozlarına dayalı bir aşı stratejisinin uygun veya sürdürülebilir olması pek olası değildir” denildi. DSÖ’de Kovid-19 aşılarının etkililiğini değerlendirmek için çalışan uzman grubu, en başta insanların virüse yakalanmasını önleyen, Kovid-19’a yakalanan kişileri ise ciddi şekilde hastalanmaya karşı koruyabilen yeni aşıların geliştirilmesi çağrısında bulundu.
Danışma grubu yaptığı açıklamada, “Ağır hastalık ve ölümün önlenmesinin yanı sıra enfeksiyon ve bulaşmanın önlenmesinde yüksek etkisi olan Kovid-19 aşılarının geliştirilmesine ihtiyaç var. Bu, virüsün yayılımını ve geniş kapsamlı halk sağlığı önlemlerine olan ihtiyacı azaltmaya yardımcı olacaktır” dedi.
YENİ PAZAR ARAYIŞLARI
Danışma grubu ayrıca, “Aşı geliştiricilerinin art arda yapılan hatırlatıcı dozlara olan ihtiyacı azaltmak için geniş, güçlü ve uzun süreli bağışıklık tepkilerini ortaya çıkaran aşılar geliştirmeye çalışması gerekiyor” dedi. Yapılan açıklamada, yeni aşılar bulunana kadar mevcut Kovid-19 aşılarının bileşiminin de güncellenmesi gerekebileceği belirtildi.
İlk Kovid-19 aşısını bulan Pfizer, bu haftanın başlarında özellikle Omicron mutasyonunu hedefleyen yeni bir Covid-19 aşısına ihtiyaç duyulacağını ve bunun mart ayına kadar geliştirilip piyasaya sürülebileceğini bildirdi. Pfizer’in CEO’su Albert Bourla, Kovid-19 aşısını geliştiren BioNTech ile hem Omicron mutasyonu hem de daha hızlı yayılan mutasyonları hedef alan bir aşı üzerinde çalışıldığını söyledi.
AVRUPA İÇİN ‘KORKU DALGASI’
DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge, Omicron enfeksiyonlarının “gelgit dalgası” nedeniyle önümüzdeki 2 ay içinde Avrupa nüfusunun yarısından fazlasının enfekte olma riski ile karşı karşıya olduğunu söyledi.
Kluge, Avrupa’da yalnızca 2022’nin ilk haftasında 7 milyondan fazla yeni vaka kaydedildiğini ve her hafta nüfusun yüzde 1’inden fazlasının Covid-19’a yakalandığını ifade ederek, “Bu oranlarla bölgedeki nüfusun yüzde 50’sinden fazlası önümüzdeki 6 ila 8 hafta içinde Omicron ile enfekte olacak” dedi.
Bu açıklamalardan anlaşılması gereken,dünyada panik ve korku oluşturulmaz ise ilaç firmaları yüksek kar amacına nispeten ulaşamaz.
DSÖ, insanların sağlığına ilişkin ombudsman gibi değerlendirmede bulunsa da korku ticaretiyle ilaç şirketlerinin küresel piyasasını sürekli hareketli tutuyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün son açıklamaları da bu piyasadaki ateşin kesinlikle sönmemesi gerektiğini, daha da alevli bir şekilde yanması gerektiğine işaret ediyor.
İnsanları ölüm ya da hastalık ile korkutamazsanız onları bir sağlık kuruluşuna götüremezsiniz.